“Insan Klonlama” Gelismeleri Yeni Tedavilerin Yolunu Aciyor…


Parkinsondiabet veya kalp rahatsizligi olan insanlar kendi DNA’larindan olusacak yeni dokulardan faydalanabilirler.
Peki, ama nasil?

Lorraine Barnes, 2005 yilinda kalp krizi gecirdi ve o zamandan beri asiri yorgunluk, halsizlik ve nefes yetmezligi ile yasiyor. “Esim ile bosandiktan sonra, cocuklarim Charlotte ve James bir gecede buyumek zorunda kalmislardi. Cunku artik onlar benimle ilgilenecekti.”diyor. Lorraine’in kucuk kizi Charlotte annesini dogrularcasina soze giriyor; “ Bosanmalardan sonra butun dunyaniz alt ust oluyor. 7/24 annem icin endiselendigim zamanlari hatirlarim.”

Barnes 49 yasinda kalp krizi gecirdigi sirada yasamis oldugu duygulari su sozlere tanimliyor; “Bogulmak ve nefes alabilmek icin yarismak…” Asil endiselendigi ise, su anki yasami degil, bundan sonraki yasami. “Gelecek beni korkutuyor. Elbette ki, her anne gibi, cocuklarimin buyudugunu gormek  en buyuk isteklerimden bir tanesi.”

Kalp krizinin ardindan gelen ve hastalarin buyuk bir kisminda gorulen kalp yetmezliginin ne yazik ki bir tedavisi bulunmamakta.

Ingiltere’de her 7 dakikada bir kisi kalp krizigeciriyor ve bazi hastalar o kadar yorgun dusuyor ki birkac metreyi yuruyemez hale geliyor.


Fakat Barnes gibi butun kalp hastalarina gecen haftalarda bir umut isigi yanmis gibi gozukuyor. En son yapilan arastirmalarda klonlama ilk kez birembriyonik kok hucre olusturmak icin kullanildi. Embriyonik kok hucre, genetik olarak ebeveynlerin hucrelerinin ikizi olan yepyeni bir hucre olarak tanimlanir.

Uzun denilebilecek bir zamandir bilimadamlari aslinda bu teknikler uzerinde calisiyorlar fakat laboratuvarlarda klonlanmis insan hucreleri bulundurmak en buyuk problemlerden biri olarak karsimiza cikiyor. Portland’daki Oregon Health and Science Universitesi’nden Shoukhrat Mitalipov’un yonettigi bir grup bilimadami bu sorunun ustesinden gelmeyi basardi. Hucre kulturlerine kafein eklendiginde alinan sonuclari Mitalipov; “Tipki iki insan yumurtasina benzeyen embriyonik kok hucre olusturmayi basardik. Bu durum da bizi tedavi unsurlarinda pratiklige yaklastirdi diyebiliriz.” seklinde ifade ediyor.

Bu durum Barnes gibi doku nakli ihtiyaci olan hastalara buyuk bir gelisme olarak gorulmekte. Kalp hastaliklarinin disinda diabet ve Parkinson gibi diger bir cok rahatsizlikta da bir devrim niteligi tasimaktadir.

Fakat bilim dunyasina duyurulan bu yenilik, ayni zamanda korkuyla da karsilandi. “Bilim dunyasinda beklenen bebek klonlamasini da bilimadamlari sonunda gerceklestirmeyi basardi. Insan embriyolari klonlama metodunda da bir deneme testi olarak gorulebilir.” bunu soyleyen Insan Genetik Uyarilari Enstitusunden David King su sekilde devam ediyor; “Bu gibi arastirmalaraetik unsurlar cercevesinde uluslararasi yasaklar getirilmesinin gerekli oldugunu dusunuyorum. Benzer arastirmalarin yayinlanmasi etik disidir.”



Gazetelerde insan klonlama basligi altinda yayinlanan makalelerin cogu “tehlikeli” ibaresi ile yasaklaniyor. Bu reaksiyonlar bilim dunyasinda cok yaygindir. Dolly 1997 yilinda klonlandiginda, insanlar labaratuvarlarda bircok Saddam Huseyin klonlanacagina dair histerik bir yanilgiya kapildilar.

Oxford Universitesi fizyoloji Profesoru Colin Blakemore’un yaklasimi “Daha bilimadamlari tek bir insan hucresini bile teknik olarak klonlayamamisken bu korkularin olusmasi cok yersizdir. Asil endiselenmemiz gereken gercekten bir insan klonlandiginda bu konsepte duyusal olarak nasil tepki verecegimizdir. Daha boyle bir bilinclenme evresine gelemedik. ‘Hangi kosullar altinda insan klonu olusumuna izin verilebilir?’ sorusunu cok dikkatlice sormaliyiz.” seklinde.

Son 14 yildir Ingiltere’de insan embriyosu klonlama teknikleri yasaklandi. “Bu tip arastirmalar cok ciddi kurallara tabi tutuluyor. Fakat benim fikrimi sorarsaniz insan klonlari yaratan gizli laboratuvarlar oldugunu soyleyebilirim.” diyor saglik bilimleri uzerine uzmanlasmis Avukat James Lawford Davies. “Ote yandan anti-kurtaj tutumlarindan dolayi tedaviye dayali klonlamayi yasaklayan ABD, ironik bir sekilde fetuslerden insan klonlari gelistirmeye izin veren yasalara sahip.”

Diger taraftan Manchester Universitesi’nin Bilim, Etik ve Yenilik Enstitusu baskani Profesor Dr. John Harris gibi uzmanlar klonlamanin toplumda olusturacagi yararlari kabul eden tarafta yer aliyorlar. Harris’in bu konu uzerine gorusleri; “Saglikli bir yetiskinin DNA’sini alip bundan –klonlama ile- yeni bir insan yaratirsaniz, aslinda yaptiginiz yuzlerce yildir kullanilmis ve denenmis bir genomu kullanmaktir. Fakat, DNA’nin rastgele seciliminden dolayi, yeni dogmus bir bebegin %8oraninda genetik anormalliginin olmasi ihtimali vardir. Varolan %8’lik genetik anormallik ihtimalini, klonlama yontemi ile engelleyebilirsiniz.”

“Aslina bakarsaniz insan klonlamaya karsi cikan butun tezler aptalliktir” diyor Harris ve ekliyor; “Tibben yararli seyler icin kullanilabilir. Eger ebeveynler genetik olarak zararli, olumcul cekinik genetik hastaliklara sahipler ise dortte bir sans ile sahip olduklari cocugu bu cekinik hastaliklar sebebi ile kaybederler. Bu cok buyuk bir risktir. Bunun alternatiflerinden biri ebeveynlerden birini klonlamak olabilir. Eger bunu yapabilirseniz, cocugunuzun hayati boyunca sizin sahip oldugunuz genetik hastaliklar sebebi ile olmeyecegini garantileyebilirsiniz.

“Ya da cocuk isteyen bekar bir bayani ele alalim. Cocuk sahibi olabilmek icin kendi DNA’sinin tamamini ve tamamen yabanci bir adamin DNA’sinin %50’sini kabul etmek zorunda birakiliyor. Biz insan klonlamayi yasakladigimiz icin bu bayan bir yabancinin DNA’sini kabul etmek ve “o erkegin” cocuguna annelik etmek zorunda kaliyor. Bence bu etiksel acidan sorgulanmasi gereken bir durum. Unlu Dollydogdugunda, Unesco insan klonlanmasinin yasaklandigini duyurmustu. Bence bu buyuk bir hataydi.”

Blakemore da insan klonlari destekleyenlerden. Soyle soyluyor: “Dunya, insan klonlari dusuncesini korku ile karsiladi. Fakat, aslina bakarsaniz bugun, tam su anda 1000 adet klon bebek dunyaya geldi – bahsettigim klon bebeklerikizlerin ta kendisi. Ikiz dogan bebekler ayni DNA’yi paylasmamalarina ragmen, ayni rahim icinde buyuyup, ayni ebeveynler tarafindan bakiliyorlar. Ayni ebeveynler tarafindan buyutulmeleri ve ayni rahmi paylasmalari ise onlarin benzerliklerini arttiriyor. Toplum ikiz bebek dogumundan cok mutlu olabiliyor, fakat ilginc bir sekilde klonlamadan bahsedilince tuyler diken diken oluyor.”

Butun bu pozitif iddaalarin yaninda, Ian Wilmut –unlu kuzu Dolly’nin klonlanmasini saglayan bilimadamlari takiminin lideri- konuyla ilgili uyarida bulunuyor: “Yeni calismalar bazi bilimadamlarini elbette ki cesaretlendiriyor fakat unutulmamali ki calismalar hala olu fetusler ve/veya anormal bebeklerin dogumu ile sonuclaniyor.” Ve ekliyor, “Teknikler genis capli kanitlanmadan, bunlari insanlar uzerinde uygulamak olumcul olur.”



PEKI KLONLAMA NASIL YAPILIYOR?

Bir insan yumurtasi hucresinden cekirdekcikarilip, yerine bir deri hucresinin cekirdegi yerlestiriliyor.

Bu yumurtanin icindeki deri hucresi cekirdegineelektrosok veriliyor ve hucre bu elektrosokun ardindan binlerce yeni hucreye bolunuyor. Boylece embriyo olusumu baslamis oluyor.

Birkac gun sonra embriyonun gelisimi duraksiyor ve kok hucresinin bilesenlerinden olusan kulturler ortaya cikmaya basliyor.

Bu kok hucrelerin kalp kasibeyinpankreas ve diger organlari olusturan ozel hucrelere donusebilmesi icin farkli kimyasallarla etkilesime geciriliyorlar. Bu yeni hucreler genetik olarak orjinal deri hucresinin tipatip aynisidir. Ve hucreler soz konusu deri hucresini veren kisiye yeni herhangi bir doku olusturulmasi icin kullanilabilir.




(Translated from “Human Cloning Developments Raise Hopes For New Treatments”, written by Robin McKie and retrieved from guardian.co.uk)
(Guardian.co.uk sitesindeki “Human Cloning Developments Raise Hopes For New Treatments” adli makaleden cevrilmistir.)

Yorum bırakın